Uzun zamandır astrologların özellikle altını çizdikleri göksel tema, bugün tam olarak kavuşumu gerçekleşecek olan Jüpiter Uranüs kavuşumuydu. Her iki gezegenin kavuşum etkisi aslında şubat ayının sonu gibi başladı. Özellikle kavuşum açılarının etkileri birbirlerine yaklaştıkça daha kuvvetli görülür. Yaklaşan açılar olayları başlatır. Tam kavuşumlarda olaylarla iç içe oluruz. Gezegenlerin birbirlerinden uzaklaşmasıyla beraber olayların etkileri kaybolmaya başlar. Jüpiter ile Uranüs gezegeni ortalama her on dört yılda bir farklı gezegenlerde kavuşum yapar.

Jüpiter astrolojide iyicil bir gezegen olarak bilinse de genişleme özelliğinden dolayı iyiliğin abartılmasından kaynaklanan zarar görmeyi de simgeler. Şöyle bir örnekle anlatmaya çalışayım.  İnsanın vücudunda bir benin olması normaldir. Fakat o benin devamlı olarak büyümesi tıbben kötü hastalıkların olasılığını gündeme getirebilir. İşte Jüpiter gezegeni o beni büyüten etkidir. Girdiği her alanda güzellikleri getirdiği gibi abartılarıyla da zarar verir. Mesela inançlı olmak güzeldir ama bir inanca fanatik olarak yaklaşmak kişinin hem kendisine, hem de etrafına zarar verir. 

Jüpiter hukuk, adalet sistemi, din, felsefe, para, zenginlik ve maddi kazançları simgeler. Ayrıca din ve adalet ile ilgili kişileri, üniversiteleri, akademisyenleri, yükseköğrenim öğrencilerini, bankaları ve bankacıları da simgeler. Bu konularda Jüpiter’in iyi ve olumsuz etkileri görülebilir.

Uranüs gezegeni şok edici beklenmedik ani olayları, toplumsal isyanları ve gerginlikleri, ayaklanmaları, protestoları, teröristleri, nükleer silahları, patlama ve yangınları, depremleri, sanal ortamları ve serbest piyasayı temsil eder. Ayrıca astroloji ve teknolojinin temsilcisidir.

Bundan önce Boğa burcundaki Jüpiter – Uranüs kavuşumu 23 Mayıs 1858 yılında gerçekleşmiş.

O dönemde Osmanlı İmparatorluğunda yaşanan olayların ana başlıklarından bazıları şöyle gerçekleşmiş.

“Abdülmecit savaş giderlerini karşılamak üzere ağır koşullarla alınan dış borçların yüzünden hazineye büyük yük binmişti. Bunun yanında padişahın ve sarayın sorumsuz harcamaları da durumu gittikçe ağırlaştırıyordu. Devlet, Kırım Savaşı sırasında ilk kez dışarıdan borç almak zorunda kalmıştı (24 Ağustos 1854). Bunu ikinci (1855), üçüncü (1858), dördüncü (1860), borçlanmaları izledi. Beyoğlu sarraflarından alınan borçlar da 80 milyon altın lirayı aştı. Bunlar için rehin verilen mücevherlerle borç senetlerinin bir bölümü yabancı tüccar ve bankerlerin eline geçti.” (Kaynak: Abdülmecid – Vikipedi (wikipedia.org) )

Bingazi’de veba ve kolera salgını olmuş. Birçok insan hayatını kaybetmiş.

Bosna Hersek ayaklanması olmuş.

          Türkiye Milli Bankası’nın kuruluşuna ilişkin irade 1858 yılı Mayıs ayının ikinci yarısında Sultan Abdülmecit tarafından onaylanmış.

Aynı yılda kuraklık ve kıtlık olmuş.

Bu bilgiler ışığında ülkemizde bu olayların benzerlerinin yaşanması söz konusu olabilir.

Tüm dünyada ekonomik gelişmeler para değerleri, sanal para ve yatırım alışkanlıklarının değişmesine sebebiyet verecektir. Mali kazanımlar ve ekonomik olumsuzlukların yaşanması kaçınılmaz olacaktır. Ekonomideki ani değişimler, kişilerin hayatını olumsuz etkilemesi mümkün olabilir.

Halkların alışılmışın dışında başkaldırıları söz konusu olabilir.

Fanatik provokatörler çoğalabilir. Dini görüşü uğruna kendini terör faaliyetlere feda edebilecek kişilerin ani ve olumsuz olayları gündeme getirmesi söz konusu olabilir.

Son olarak cinsel kimlikler ile ilgili gelişmeler ve kadın hakları konusunda ilerlemeler görülebilir.

Sevgiyle,

Aşkım Güney

#Astroloji

#Astrology

#AstrolojiGünlüğü

#AstrolojiGündemi

#AşkımGüney

#JüpiterUranüsKavuşumu

#Bugünedair