Paylaşacak tecrübemiz, söyleyecek sözümüz var

ELLİYİZ

50 yaş ve üstü kadın, erkek, emekli, çalışan, EYT’ li ,bekar, evli her kesimden bizlerin paylaşım platformu

Nasıl Kahve İnsanı Oldum?

tarafından | Oca 17, 2025 | Hayatın içinden | 8 Yorumlar

Okul yıllarımda ailem Ankara’da ben ise İstanbul’da kalmak zorunda olduğum için barınma
problemini Türkiye’deki birçok öğrenci gibi yurt yolu ile çözdüm.
Kaldığım yurdun çay ocağında sadece yurt müdürüne ve onun misafirlerine kahve pişirilirdi.
Biz zavallı öğrenciler yukarı çıkarılan kahvelerin ardından bakakalırdık. Bu yüzden hafta
sonlarında İzmit’te yaşayan anneannemlere gidince yemek sonrası pişirilen Türk kahvesi,
bana büyük bir ayrıcalıkmış gibi gelirdi.Tabii her kahve sonrası bakılan fallarda bana hayırlı
bir kısmet gözükmemesi de anneannemin kafasındaki önce okulunu bitirsin, bu işler
sonrasında hallolur fikri ile çok uyuşuyordu. Fallara anneannemim baktığını tahmin
etmişsinizdir. Bu yüzden öğrencilik yıllarımın favori içeceği, yurt kantininden alınan en ucuz
içecek yani çay oldu. 
Okulu bitirip iş hayatına başladığım zaman çoğunlukla çay tüketen bir insandım.
O zamanlar şantiyelerde dış sahada çalışmanın da etkisiyle şantiye ofisine döndüğüm
zaman hemen bir kupa çay içerdim. Özellikle soğuk havalarda (bir dönem Sibiryada bile
çalıştığım göz önüne alınırsa) çay daha çok iç ısıtan bir yardımcı pozisyonuna gelmişti.
Bu alışkanlık zamanla günde 4-5 büyük kupa çaya varan bir bağımlılığa dönüştü.
Zamanla çayı şekersiz içmeye alışsam da bu bağımlılık bende uzun yıllar devam etti.
Bununla beraber bir gün tesadüfen kan tahlilimde demir eksikliği farkedildi. Ben bunu çok
önemsemesem de internette (o zamanlar sosyal medya kavramı yoktu ) çayın besinlerden
aldığımız demirin kana geçmesini engellediği yolunda bir kaç haber okuyunca bu
Alışkanlıktan kurtulmaya karar verdim.

Fakat yılların alışkanlığından yerine bir şey koymadan kurtulmak kolay değil. O zamanlar
hem sıcak hem de ofis ortamlarında temini kolay diye hazır kahve tüketmeye başladım. Tek
kullanımlık poşetlerde hazır kahve alıp çay ocağından da sıcak su isteyip işimi görüyordum.
Bazen buna yapay süt tozu da eklemeye başladım. Çayın yerini tutacak içeceğimi
bulduğumu düşünerek keyifle kahvelerimi yudumlarken, bir arkadaşım “Ya bu kahvelerin
içine bir sürü katkı maddesi koyuyorlar, sağlığından olursun. Onun yerine bir tane french-
press al paket ile ona uygun kahve al onu kullan dediğinde aklıma yattı. Sonra iş yeri değişti,
ofis imkanları değişti, benimle birlikte çalışan eleman sayısı arttı, o kadar kişiye french-press
ile kahve yapma imkanı ortadan kalktı. Arkadaşlarla ortak koli ile kahve ve bir filtre kahve
makinası almaya karar verdik. O zaman bu zaman sıkı bir kahve içicisiyim. 
Ama öyle “kahve içmeden güne başlayamıyorum” tipinde bir kahve tiryakisi değilim. Benim
Kahve sevgim daha çok keyif ile ilgili uyanmak ile ilgili problemim yok. 

kahve


Son yıllarda, beyaz yakalı çalışanlar arasında kahve tüketimi giderek arttı. Bu trendin
Arkasında birkaç sebep var. Öncelikle, kahve, ofislerde enerji ve motivasyon kaynağı olarak
Görülüyor. Uzun çalışma saatleri ve yoğun iş temposu, çalışanları uyanık ve zinde kalmak
İçin kafeine muhtaç kılıyor. Kahve, içerdiği kafein sayesinde beyin fonksiyonlarını geçici
Olarak iyileştirir, yorgunluğu azaltır ve dikkat seviyesini artırır. Bu da ofis ortamında verimliliği
Artıran bir etken olarak öne çıkıyor.
Diğer bir faktör ise, kahve kültürünün sosyal bir etkinlik haline gelmesi. Özellikle büyük
Şehirlerde, kahve zincirlerinin yaygınlaşması ve kahve mekanlarının popülerleşmesi,
Çalışanlar arasında kahve içmenin sosyal bir aktivite olarak kabul edilmesini sağladı.
Çalışanlar, kahve molalarında bir araya gelerek hem iş stresinden uzaklaşmakta hem de
Sosyal ilişkilerini güçlendirme yoluna gidiyorlar. Biraz da Hollywood filmlerinde yemeğe ikna
Edemediği kızı hiç olmazsa kahve içelim ayakları ile tavlamaya çalışan acemi çapkın
Sahnelerinin de katkısıyla kahve, bir nevi sosyal bağ oluşturma aracı haline dönüştü.
Çay tüketiminin azalmasındaki bir diğer neden ise, kahvenin sunduğu çeşitlilik ve farklı tatlar.
Özellikle latte, cappuccino, espresso gibi farklı kahve türleri, çalışanların damak zevkine
Hitap ediyor. Kahve, aynı zamanda çeşitli aromalar ve tatlarla kişiselleştirilebilmekte, bu da
Çaya kıyasla daha fazla seçenek sunmasına olanak sağlıyor.

Bununla birlikte, sağlık bilincinin artması da kahveye olan ilgiyi artırdı. Çeşitli araştırmalar,
Kahvenin antioksidanlar bakımından zengin olduğunu ve bazı sağlık yararları sağladığını
Göstermektedir. Bu da çalışanların kahveyi tercih etmelerinde önemli bir rol oynuyor sanırım.
Özetle, günümüz beyaz yakalı personeli arasında kahve tüketimi, enerji ihtiyacı, sosyal
Etkileşimler, çeşitlilik ve sağlık yararları gibi nedenlerden dolayı artmaktadır. Bu trend, ofis
Yaşamının dinamiklerini değiştirmekte ve yeni bir kahve kültürü oluşturmaktadır.

Emre Çam

8 Yorumlar

  1. Erkin Çam

    Kahve çoğumuzun hayatına son yirmi senede hızla girdi ve çok fazla yer işgal etmeye başladı, bu konuda yalnız olmadığımızı bilmek güzel. Harika bir giriş yazısı olmuş; bundan sonra çeşitli bölgelerin kahveleri, kahve pişirme yöntemleri konusunda da yazılarını görmek isteriz Emre Bey’in 🙂

    Yanıtla
    • Emre

      Teşekkürler🙏

      Yanıtla
  2. Guner Calisir

    Çok net ….yazan arkadasi tebrik ederim.

    Takibe aldım….diğer konulardaki fikirlerinize bekliyorum.

    Yanıtla
    • Emre

      Teşekkürler🙏

      Yanıtla
  3. Oğuz Şenol

    Bu çok güzel yazı için sizi tebrik ediyorum. Çok güzel kaleme alınmış elinize sağlık

    Yanıtla
    • Emre

      Teşekkürler🙏

      Yanıtla
  4. Muhittin Kaya

    Bir an ben yazmışım gibi geldi bana.
    Kalemine sağlık.

    Yanıtla
    • Emre

      Teşekkürler🙏

      Yanıtla

Bir İçerik Gönder

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Pin It on Pinterest

Share This