Sitedeki anketi görünce benim aklımda bu soru belirdi. Ben, ait olduğu kuşağın başladığı yıl dünyaya gelmiş 56 yaşında bir X kuşağı mensubuyum. Y kuşağından sonra şimdi X kuşağı falan derken bir sonraki kuşakla beraber hayatimizin akşamüstüne doğru yol alıyoruz.
Kestirmeden söylemem gerekirse ben ebeveynlerimin doğduğu Baby Boomer kuşağında doğup, 1960 larda 20 li yaşlarımı yasamak isterdim. Buna geçen gün siteye müzik listesini hazırlarken bir kez daha emin oldum. Düşünsenize dünya nüfusu daha 3 milyar, İstanbul’ da topu topu 2 milyon insan yaşıyor. Elvis Rock’n Roll ile dünyayı sallıyor. Hemen arkasından
İngiltere’de Beatles, Kinks, Rolling Stones, Hollies, Tom Jones gibi pek çok grup ve şarkıcı, Amerika’da, Beach Boys, Mammas and Pappas, Simon and Garfunkel, Bob Dylon, gibi müzisyenler ve gruplar büyük bir devir başlatıyorlar. Partilerde twist, caca, rock’n roll çok gözde. Gençler gayet şık erkekler takım elbise, kadınlar elbise hatta mini etek giymeden sokağa çıkmıyorlar. Tüm dünyada gençler özgürlüğün keyfini sürüyor. Türkiye’de, Ajda Pekkan, Ayten Alpman, Mavi Işıklar, yeni yeni Cem Karaca, Barış Manço, Erkin Koray parlıyor. Çiçek çocukların özgürlük yılları 60 lar bence genç olmanın en güzel zamanı.

Daha sonra anarşinin kol gezdiği, gençlerin birbirine kırdırıldığı 70’ler, 80 darbesinin ve anayasasının damga vurduğu yasaklı 80’ ler, 80’ ler de başlayan terörün gölgesindeki 90’ lar.
2000’ lerde ki ülkenin durumu zaten malum, gençlerin sanal alemlere kurban edildiği vahim durumlarını da maalesef evlâtlarımızdan biliyoruz.
Evet, belki büyük savaş sırasında doğduğumuzdan çocukluğumuz biraz yokluk ve sıkıntılar içinde geçecekti ama sınavsız istediğimiz üniversiteye kaydolabilecek ve 60 ların o harika, özgür atmosferinde gençliğimizi doyasıya yasayabilecektik. Dünyada nüfus, işsizlik, huzursuzluk, salgınlar ve kaynak sıkıntısının ( enerji, gıda, tatlı su vs.) arttığı bu günlerde de hayatımız ya son bulmuş ya da bulmak üzere olacaktı.
Oysa simdi Ellili yaşlarımızda tam artık iş hayatımızın sonlarında rahat bir emeklilik hayâl ederken tüm bu artan sıkıntılara ilaveten küresel ısınma, pandemi salgın, gibi ve daha kim bilir bizi bekleyen nice zorluklara dayanmak ve mücadele etmek zorundayız. Dünyada bizden daha zor durumda insanlar olduğunu düşününce yine de hâline şükretmeden edemiyor insan.
Özetle, yukarıda andığım bu faktörler göz önüne alındığında Dünyanın insanlık için daha iyi bir yer olmaya doğru gittiğini söylemek zor. Bizden sonraki nesilleri yaşadığımızdan daha zor bir Dünyanın beklediğini görüyor, gençler için endişelenmeden edemiyorum.
İnsanlığın daha akıllı, sağduyulu olacağı, yaşadığı Dünyanın, içtiği suyun, bastığı toprağın ve de en önemlisi çocuklarının kıymetini bileceği günler hala gelmedi mi?
Çok güzel bir paylaşım olmuş. Düşünceler, duygular o kadar net dillendirilmiş ki. Temelde yazılanların çoğuna katımakla birlikte 60’lı yılların da çok kolay geçmediğini düşünüyorum. Savaş bitmiş, hemen hemen her ülke kendini yeniden toparlamaya çalışıyor. Temel ihtiyaçlar bugünkü kadar bol ve çeşitli değiller. Bir de soğuk savaşın getirdiği yükler ve kısıtlamalar var. Çoğu ülkelerde Komunizm tehlikesi varmış ki buna ucundan Türkiye’de dahil olmuş. Bu ideolojiyi yaymakla veya savunmakla itham ve afaroz edilenler, sonucunda masum oldukları halde mahkum bile edilenler olmuş. Hayat, umutlar yeşerirken açılıp saçılmayı yadırgayan banazlar tabi boş durmamış. Elvis’e de laf etmişler, minili kızlara da. İşin bir de teknoloji boyutu var ki hepten zorlukları katlıyormuş. Yani demek istediğim o zamanların sadeliği, saflığı, yeni bir sayfa açma umutları gerçekten imrenilecek gibi duruyor ama biraz içine girildiğinde şu milyarlaca yıllık gezegende hiç rahat olmamış. Bugün mü? Onu zaten hiç sormayın. Ama yaşamak yine de güzel. Yeter ki Allah dert, tasa vermesin.
Dünyanın daha iyiye doğru gitmediği fikrine ben de katılıyorum ve gençlerimiz adına da üzülüyorum. Çocukluğumu 70’lerde yaşamış biri olarak bugüne nazaran bir çok şeyin eksikliğine rağmen o günleri özlüyorum. Komşumuzun bahçesinden ayva çalmayı bile özlüyorum. İstanbulda tertemiz plajlarımız vardı ve her hafta sonu denize girebiliyorduk. İnsan kalabalığında boğulmuyorduk. Sanki bazı şeylerimiz kıttı ama daha özgür çocuklardık daha mutluyduk. O dönemlerin müzikleri bile daha başkaydı benim için. O dönemleri yaşayan kime sorsanız bir çok eksikliğine rağmen özlüyordur eminim. Kısaca güzel günlerdi. Bir yerde okuduğum ve çok hoşuma giden bir sözle tamamlamak isterim paylaşımımı
“Bugün mutsuzsanız, umutsuzsanız, uyumsuzsanız, alışamıyorsanız bu bambaşka güzellikteki dünyayı görmüş ve yaşamış olduğunuz içindir ”
Kalın sağlıcakla..