Uzun bir süredir hep heves ettiğim, sürekli aksiliklerin çıktığı ve ertelemek zorunda kaldığım, son olarak da pandemi nedeniyle yapılan tüm planları iptal ettiğim Doğu Anadolu seyahatini 2021’in son aylarında gerçekleştirebilme fırsatını yakaladım. Türkiye’nin birçok yerini gezebilmişsem de en merak ettiğim bölgelerden biriydi Doğu Anadolu. Bir haftalık bir deneyimle tekrar ikna oldum ki kültürel ve tarihi miras bakımından bizi sürekli şaşırtmayı başarabilen bir coğrafyadayız.
Seyahate çıkmadan önce gideceğim yerler hakkında okumalar yaparım. İlk defa göreceğim yerlere dair bilgi toplamak, tarihini öğrenmek, nereleri görmek gerekir, ilgimi nereler çeker ne yenir ne içilir, fikir sahibi olmak isterim. Böylece algılarım daha açık bir şekilde gezebilir ve gittiğim yerlerin bende daha kalıcı anılar bırakabilmesini sağlarım. Bu seyahate çıkmadan önce de detaylı bir araştırma yaptım ve yapılacak aktivitelerin zenginliği karşısında bir haftanın dolu dolu geçeceğinden emin olarak ve de enerjimi depolayarak yola koyuldum.
İstanbul’dan Van’a uçakla başlayan yolculuğumuz bir haftalık road trip ile devam edecekti. Van Havalimanı’ndan kiraladığımız araba ile sırasıyla Van ve çevresinde Ağrı/Doğubayazıt-Iğdır-Kars-Erzurum turnesini tamamlayıp Erzurum Havalimanı’ndan kürkçü dükkânı İstanbul’a dönmeyi planladık. Özetlemem gerekirse, zengin bir kültürel mirasın ve doğanın büyüleyici ihtişamının birleşmesiyle her yönden tatmin edici bir rota çıktı ortaya.
Van Denizi, Van Kalesi ve çok daha fazlası

Van, harika bir doğanın merkezinde heybetli dağlarla çevrili Van Denizi’nin kıyısında Urartulardan Selçuklulara yüzyıllar boyunca o topraklarda iz bırakmış birçok medeniyetin ev sahibi. Özellikle şehir merkezinin dışındaki ilçelerinde görülecek çok fazla kültürel miras var. Van Kalesi ve eteklerindeki eski Van şehrinin -bir önceki yüzyılın başında yaşanan ve deyim yerindeyse taş üstünde taş bırakmayan- Rus yıkımından arda kalan yapılar ve Van Müzesi şehir merkezinde bir günü ayırarak yapılacak aktiviteler arasında. Özellikle Van Kalesi’ne tırmanmak, tepeden tüm Van havzasını seyretmek tırmanış kısmı biraz yorsa da çok keyifli. Van Müzesi ise Urartulardan günümüze kadar Van’ın tarihsel evrim sürecini deneyimlemek açısından ziyaret edilmesi gereken yerlerden biri. Müze, çetin bir coğrafyada kilometrelerce uzunlukta inşa edilmiş su kanallarının maketleri, çivi yazısının onlarca örneği, avcı ve göçebe toplulukların hayatından kareler sunan steller gibi birçok eserin incelenmesine olanak sağlıyor
Merkezin biraz daha dışında, Van Denizi’nin güneyinde yer alan Akdamar (Akhtamar, Ahtamar) Adası ve Akdamar Kilisesi mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir başka destinasyon. Kral 1. Gagik tarafından 915-921 yılları arasında Mimar Keşiş Manuel’e yaptırılan Akdamar Kilisesi 95 yıllık bir sessizliğin ardından ilk defa 2010 yılında -yılda bir kez olmak üzere- yeniden Ermeni cemaatinin ibadetine açıldı. Haftanın her günü ziyaretçilere açık olan kiliseye ulaşım Gevaş’tan kalkan motorlar ile sağlanıyor. Kilisenin dışını çepeçevre saran ve kutsal kitaplardan seçilen hikâyelerin işlendiği kabartmalar muazzam. Kilisenin içindeki freskler tahribata uğramış olsa da hala eşsiz, içeride bir de yapıya sonradan eklenen şapel bölümü bulunuyor. (Minik bir not, kilise içinde bulunan kuyuya dilek dileyerek attığınız bozuk para eğer kuyunun dibinde köşede bulunan taşın üzerinde durursa dileğiniz gerçekleşirmiş. Ben iki kere denedim olmadı. ☹) Biz kasım sonuna doğru ziyaret ettiğimiz için Van Denizi’ni çevreleyen karlı dağlar ve masmavi göl harika bir manzara sunuyordu. Bahar aylarında ise adadaki badem ağaçlarının çiçeklenmesiyle bambaşka bir görsel şenlik yaşanıyor
Akdamar’a gidişte veya dönüşte Van’ın Edremit ilçesini, bir başka deyişle Van’ın sahil kasabasını atlamamak gerekir. Deniz kenarında meşhur Van kahvaltısını yapıp Edremit Kalesi’nde manzaraya şöyle bir göz attıktan sonra Akdamar’a devam edilebilir, ki biz öyle yapmıştık. Dönüşte ise Selçuklu mimarisi örneklerinden Halime Hatun Kümbeti ve dev mezar taşları ziyaret edilebilir

Van’ın biraz dışında bulunan ve restorasyon çalışmaları hala devam eden Çavuştepe Kalesi ile Hakkâri il sınırına doğru yer alan Hoşap Kalesi bölgenin önemli tarihi kalıntıları arasında. Özellikle, Hoşap’a doğru giderken günbatımında art arda sıralanmış tepelerin pürüzsüz bir şekilde su gibi akarcasına süzülmesi bizi mest etti. Görsel şölende bu haşin doğanın el değmemiş olması ve şansımıza havanın pırıl pırıl güneşli olması büyük rol oynadı. Hoşap Kalesi ile ilgili önemli bir bilgi, kale kapısının genelde kilitli olması (bildiğiniz asma kilit) ve ziyaretçilerin gittiğinde kapalı bir kapı ile karşılaşması ihtimalinin olduğu. Biz gittiğimiz zaman kapı kapalıydı ve orada bulunan iki kız öğrenci hem bize kapıyı açtı hem de minik rehberler olarak kulaktan dolma bilgileriyle bize kaleyi gezdirdiler. Ayrıca, sarp bir tepenin ucunda bulunan kaleyi kar yağdığında ve hava çok soğuk olduğunda gezmek imkansızmış, zira orijinal halini koruyan demir kapı donup açılmıyormuş


Tarihi ve kültürel mirasın yanı sıra, doğasıyla da Van eşsiz yerler arasında bana kalırsa. Erçek Gölü’nde flamingoları izleyebilir, gürültülü ve bir o kadar heybetli Muradiye Şelalesi’nde tablo gibi fotoğraflar çekebilirsiniz. Kış aylarında şelalenin yer yer donduğu ve manzaranın güzelliğine güzellik kattığı da bir başka detay
Eşsiz doğanın kucağında damak çatlatan lezzetler
Van denilince akla ilk gelen Van kahvaltısının yanı sıra birbirinden lezzetli et yemeklerinin de tadına bakılmalı. Kahvaltıda sıcak süt, yanına yaprak gibi ince ve lezzetli kaymak, kavut, bal ve kete ile mideye bahşedilen şölen, akşam yemeğinde ayran aşı çorbasıyla sıcak bir giriş yapıp et yemekleri ve bakliyatla birleşen protein bombasıyla devam ediyor. Siyebo otu hem peynire hem et yemeklerine ve çorbalara kendini kabul ettirmiş. Hayvancılığın yaygın olduğu bölgede et ve süt ürünleri inanılmaz lezzetli ama bölgede yetişen otların aromasını da mutfaklarına dahil edebilmişler
Van’ı geride bırakırken aklımız kavut-bal-kaymak eşliğindeki kahvaltıda kalmış olsa da ; Doğubayazıt yolunda ilerlerken ihtişamlı Ağrı Dağı karşısında yolculuğun devamı için heyecanımız yeniden perçinlenmişti.
Seray Özkan, Ocak 2022
0 Yorum