Bugün size son 10 gün içinde okuduğum iki kitaptan ve seyrettiğim 1 belgeselden bahsetmek istiyorum.
Balıkçı ve Oğlu/ Zülfü Livaneli

Her kitabını büyük bir keyifle okuduğum, toplumsal konulara duyarlılığı ile tanınan edebiyatçı ve fikir adamı Zülfü Livaneli bu kitabıyla son yılların en can yakıcı ve büyük dramı “göçmenliği” Balıkçı Mustafa, Mesude ve Samir bebek üzerinden bizlere anlatıyor. O güne dek sıcak evlerinde TV den izledikleri haberlerden duydukları ölü insan bedenleri ve yarı ölü bir bebek evliliklerinin tam ortasına düşerek adeta bir bomba etkisi yaratıyor ve aile ilişkilerini bambaşka bir çehreye büründürüyor.
Balıkçı ve Oğlu, Ege’nin tarihinden bugüne, balık çiftliklerine ve rant hırsıyla dağlara kıyılara saldıran şirketlerin yarattığı ekoloji yıkıma dair çok şey söylüyor.
Bunun dışında göçmenlerin bir bilinmeze doğru göze aldıkları yolculuğu hayatta kalma çabalarını ya da ölümü, kısaca deryaya yakın dünyadan uzak yaşamlarını hikâyenin merkezine alıyor.
Bu roman aile, aşk, ebeveynlik, evlat, kadın dayanışması, dostluk, göç, doğa üzerine ustalıkla seçilen tasvirlerle okurun zihninde capcanlı bir anlatı oluşturuyor.
Kayıp Tanrılar Ülkesi/ Ahmet Ümit

“ Tanrılar Kurban istediğinde seçilecek birileri hep vardır”
Cinayet romanlarının son yıllardaki en başarılı yazarlarından Ahmet Ümit’ten polisiyeyi cinayet ve arkeoloji ile harmanlayan usta işi bir eser daha diyebiliriz.
Berlin Emniyet Müdürlüğünün cevval baş komiseri Yıldız Karasu ve yardımcısı Tobias Becker, göçmenlerin, işgal evlerinin ve sokak sanatçılarının renklendirdiği Berlin sokaklarından Bergama’ya uzanan bir macerada hayati ce insanları yok etmeye muktedir sırların pesinde bir dizi cinayeti çözmeye çalışıyor. Soruşturmanın Türkiye ayağında sürpriz bir ismin olaya dahil olmasıyla heyecan dozu giderek artıyor.
Kayıp Tanrılar Ülkesi, Zeus Altarı ve Pergamon Tapınağı’nın gölgesinde mitlere yeniden hayat verirken, suçun çağlar ve kültürler boyu değişmeyen doğasını bir tokat gibi yüzümüze çarpıyor.
Not: Mitolojiye ilgi duyanlar için Madeline Miller’in “Ben Kirke” ve “ Akhileus’un Şarkısı” (Truva Savaşı) adlı eserlerini de tavsiye ederim.
Seaspiracy/ Netflix Belgeseli

Seaspiracy- Denizlerdeki Komplo belgeselinde Okyanuslardaki yaşama hayranlık duyan bir film yapımcısının insanların denizlere ve deniz canlılarına verdiği zararları araştırırken küresel boyutta korkunç yolsuzlukları ortaya çıkarışını ve insanoğlunun doymak bilmez kazanç iştahı uğruna başta denizler ve deniz canlıları olmak üzere dünyayı nasıl katlettiklerini çok çarpıcı şekilde ortaya koyuyor. Olağanüstü çekimlerle süslü bu 90 dakikalık belgeselin mutlaka izlenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Cem Çötelioğlu
0 Yorum